PlayStation Productions’un ilk meyvesi olan Uncharted, Nate ve Sully’nin tanışıp 5 milyar dolar değerinde dev bir hazinenin peşine koyulması ile başlıyor. Bu yolculukta kardeşi Sam’i de bulmayı umut eden Nate’nin ekibine Chloe Farazer de eşlik ediyor.
Not: Bu inceleme spoilersız olsa da incelemelerin doğası gereği bazı hassas izleyicilerin keyfini bozacak küçük spoilerler içerebilir.
Uncharted inceleme (Spoilersız)
Oyuncular duyurulduğunda Tom Holland eleştiri oklarına tutulmuştu. Ben de kendisinin yanlış tercih olduğunu düşünenlerdendim ancak filmi izleyince düşüncelerim değişti. Kendisi hala doğru kişi olmayabilir ama yanlış kişi de değil. Bu filmde Spider-Man performansından daha iyi bir performans gösterse de Nathan Drake’ye uygun kişi olup olmadığı uzun süre tartışılır. Filmin yıllar süren, yönetmenlerin sürekli gidip geldiği oldukça olaylı bir yapım süreci olması da bu projeyi artık bitirmek isteyen Sony için de güvenli yol olarak görülmüş olabilir.
Victor Sullivan’ı canlandıran Mark Wahlberg ise rolünün hakkını verenler arasında. Oyundaki imajından farklı görünüyor olabilir ancak kendisini iyi temsil ediyor. İlerki filmlerde bıyık da eklenirse parlak geleceği var. Baş düşman Antonio Banderas’a gerekli süre verilse oldukça iyi olabilirmiş ancak yeterli ekran süresinden uzak. Chloe Farazer’e hayat veren Sophia Ali ve filmin bir diğer kötüsü Tati Gabrielle ise pek akla kazınacak veya yerilecek performans sergilemedi.
Unutmayalım ki Nathan da Sully de henüz genç ve tecrübesiz. Oyundaki karakterlerini birebir beklemek büyük hayal kırıklığına uğratabilir. Ayrıca bu aralar The Last of Us dizisi ile uğraşan PlayStation Productions’un da ilk projesi olduğu için biraz zamana ihtiyaçları var.
Senaryo genel olarak akıp gitse de zaman zaman tıkandığı yerler var. Film süresi yaklaşık 2 saat biraz daha uzun olsa bitse de gitsek moduna sokabilirdi ancak öyle olmadı gayet ideal bir noktada.
Aksiyon sahneleri oldukça keyifli hatta Tom Holland, Spider-Man’ine buradan bir şeyler katabilir. Hepsi soluksuz izletiyor ve birbirinin tıpkısı sahneler değil. Uncharted 3’ün efsanevi kargo uçağı sahnenin bir benzerini görüyoruz, bu heyecanlı dakikalar filmin en iyi yerlerinden biriydi.
Efektler ise Uncharted’ın iyi olduğu konulardan biri olmuş, bu efektleri daha çok filmin sonunda olsa da genel olarak kurtarmış. Mekanlara oldukça özenilmiş. Özellikle böyle definecilik ve macera içeren filmler için olmazsa olmaz nokta.
Filmin yalnızca sinemalarda dijital platformlarla aynı anda çıkmayarak gösterilmesi de filme güvenildiğini gösteriyor. Gişede iyi bir sonuç almazsa gelecek projeler tamamem dijitale dönebilir.
Uncharted, standart aksiyon filminden üst seviyede ancak uyarlamanın bazı sorunları var. Oyun hayranı olarak salona girenler beklentiyi düşürerek girerse daha mutlu olacaktır. Dolu dolu aksiyon sahneleri, İspanya’dan Filipinler’e uzanan hazine macerası ve hırsızların güven problemleri normal seyirciyi fazlasıyla tatmin edecektir.